Yatak

11 Ağustos 2020

Krem

Bu maddenin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Özellikle kadınlar kozmetik olarak güzel görünmek için çeşitli otları ezerek krem üretmişlerdir. Buradaki amaç tahmin edileceği üzere kendini önce kendine, sonra da karşı cinse beğendirmek duygusu kişiyi motive eden en önemli ve hatta başta gelen etkendir. Kadınlar ve erkekler çeşitli hastalıklara şifa bulmak için krem üretmişler ve problemli bölgelere tedavi amaçlı olarak sürmüşlerdir. Zaten günümüzün ilaçlarının kökeni zamanında şifacılar-büyücüler tarafından deneme yanılma metotlarıyla bulunan, oradan insanlığın genetik kodlarına işlenmiş olgulardır. Bugün eczacılıkta bitkilerin tedavi gücünü incelemek için çok gelişmiş bir farmakognozi ana bilim dalı mevcuttur. Burada yüz yıllardan beri droglar incelenmekte ve hatta yeni yeni endikasyonlar, yani etki ve farklı tedavi alanları bulunmaktadır.

Eski Mısır’da insanlık, bölgede bulunan kırmızı bir tür toprağı, çamur haline, yani bir tür krem oluşturarak bebeklerinin popolarına ya da güneş yanıklarına karşı kullanmışlar ve dertlerine deva bulmuşlardır. Hatta güneş ürünlerinin yanı sıra kadınlar, bu çamurdan krem kozmetik amaçla yüzlerine de sürmüşlerdir. Daha sonra gelişen bilim dünyasının araştırmacıları, o toprağın içinde yoğun miktarda çinko oksit bulunduğunu saptamışlardır. Bugün gelişen dünyamızda çinko oksit, bebe pişik kremlerinde ve güneş ürünlerinde başarı ile kullanılmaktadır!

Hatta günümüzde insanlığın bitkisel ürünlerle tedavi süreci evrimden geçerek kimyasal ilaca dönüşmüş olmasına rağmen; bugünün önemli arayışı tekrar, yan etkileri az olup, ama tedavi gücü etkili bitkisel ürünlere doğru gitmektedir. Ancak bu noktada üreticilerin reklam gürültüsüne kapılmamak, “tamamen bitkiseldir” laflarına aldırmamak gerekir. Çünkü bir krem üretilirken önce bunun kıvamında deriye aktarılması için; sonra da raf ömrünün korunması için belirli kimyasallara olan ihtiyacı kesindir. Kimse benim ürünüm 0 bitkiseldir, diyemez. Der ise, doğru değildir!

İnsanın derisi vücudunun mantosudur. Ona iyi bakmak ve korumak gerekir. Vücudumuzu örten bir manto olan derimizi bir tuğla duvara benzetebiliriz. Tuğlaların birbirine tutunup, sağlam bir duvar örebilmesi için gereken harç malzemelerini hücreler arası hücreler arası lipitler, yani glikosil seramidler oluştururlar.

Eğer bir deride glikosil seramid’ler doğuştan az ise, kuru derili olarak dünyaya gelinir. Yok öyle değil de, dış etkiler veya hastalıklarla (sıcak, soğuk, güneş, lazer, epilasyon, deterjan, şeker hastalığı (diyabet) vb.ları gibi) deri kurur ise, hasarlı deriye mutlaka glikosil seramidler içeren nemlendiriciler krem ya da losyon olarak sürülmeli, hasarlı deri yeniden onarılıp ve yapılandırılmalıdır. Bu nedenle çeşitle nedenler yıpranmış cildin eski haline gelebilmesi için uygun bir krem içeriğinde mutlaka glikosil seramidlerin bulunması hususu, bilimsel bir gerçektir. Bu maddeyi içeren bir ürün en etkin ve kaliteli krem sayılır.

Bir de günümüzün gelişen biçim tipi çeşitliliğinde, krem denildiği zaman dolgu maddesi daha az ve su ile kolay yıkanabilen madde anlaşılır. Merhem denildiği ise de yağ fazı daha fazla, taşıdığı etken ham maddelerin deride daha uzun süre kalmasının sağlanması istenen bir tür yine krem diye adlandırılan madde akla gelmektedir.

43Yıllık Tecrübe
81İLDE TÜM ECZANELERDE
8YAYGIN MARKA
17SERTİFİKALI ÜRÜN ÇEŞİDİ